Boşanma Davalarında Velayet Konusu
Boşanma davalarında velayet konusu dava süreçlerinin maalesef en trajik konusudur. Hem hukuki bakımdan hem de vicdani ve ahlaki bakımdan ailelelerin ve dava sürecince mahkemenin karar vermelerini zorlaştıran etkenlerin başında gelmektedir.
Aileleri tarafından bakıma ve ilgiye muhtaç çocukların geleceğine karar vermek oldukça zor bir süreçtir. Peki bu karar süreci neye göre şekillenir? Aile Mahkemesi hakimi neye göre karar verecektir? Gelin birlikte inceleyelim ve değerlendirelim.
Öncelikle ve önemle belirtmek gerekir ki 18 yaşına kadar bütün çocuklar velayet altındadır ve evlilik birliği devam ederken anne-baba velayeti ortak olarak kullanırlar. Çocuklar da bu süre boyunca anne-babanın koruyucu şemsiyesi altında hayata başlamaya çalışırlar. Boşanma aşamasına gelen ve dava sürecine giren evliliklerde ortak çocuğun bu koruyucu şemsiye altından hiçbir zarar görmeden çıkması amaçlanır çünkü artık bu aşamaya gelindiğinde çocuğun velayetinin taraflardan birine bırakılması zorunludur. Bu sebeple karar verilirken dikkat edilen en önemli ilke ÇOCUĞUN ÜSTÜN YARARIdır. Çocuğun menfaatine, yararına olacak çözüm ne ise hakim, geniş takdir yetkisi ile bu çözüme yönelik karar almak ve bu konuda oldukça titiz davranmak zorundadır.
Taraflar velayet konusunda çekişmeli iseler, mahkemeye çocuk hangi tarafta kalırsa menfaatinin zedelenmeyeceğini ispat etmeleri ve buna ilişkin delilleri mahkemeye sunmaları gerekmektedir. Peki bu nasıl ispat edilir? Burda değerlendirme yapılırken çocuğun yaşayacağı ortam, tarafların ekonomik ve psikolojik durumları, tarafların çocuğa bakabilme durumları, çocuğun yaşı, ihtiyaçları, hatta çocuk kendini ifade edebilecek yaşta ve durumda ise çocuğun kiminle yaşamak istediği de göz önünde bulundurulmaktadır.
Bir diğer husus yaşı küçük olan çocuğun anneye verilmesi konusudur. Özellikle 0-3 yaş dönemindeki çocukların anne bakımına muhtaç oldukları kesin olarak kabul edilen bir gerçektir. Annenin bir suçtan hükümlü olması dahi sonucu değiştirmeyecektir, velayet anneye bırakılacaktır. Ancak genel kural yaşı küçük olan ve anne bakımına muhtaç çocukların velayetinin annede kalacağı yönünde olsa da bu bir zorunluluk değildir. Annenin şiddet eğilimi olması veya alkol/madde bağımlılığı olması veyahut çocuğuna bakmasını mümkün kılmayacak kronik ve bulaşıcı bir sağlık sorunu olması durumunda “ÇOCUĞUN ÜSTÜN YARARI” ilkesi gereğince çocuğun velayeti babaya bırakılabilecektir.
Toplumda genel kabul görmüş ancak yanlış bilinen bazı durumları da açıklamak istiyoruz. Şöyle ki,
Örnek üzerinden gitmemiz gerekirse,
- IKI ÇOCUĞU OLAN BIR EVLILIĞIN SONA ERMESI HALINDE ÇOCUKLARDAN BIRI KESİN OLARAK ANNEYE, DIĞERI KESİN OLARAK BABAYA VERILIR. YANLIŞTIR.
Doğrusu şudur: Birden fazla çocuğu olan ailelerde, velayet kararı verilirken dikkate alınan husus çocukların kardeşlik bağları zedelenmeden bir arada büyümesidir çünkü boşanma sonucu ayrı taraflara verilen çocuklar boşanma hissini, ailenin parçalandığı hissini daha kuvvetli yaşamaktadırlar. Ulaşılmak istenen amaç bu olmakla birlikte tarafların ekonomik durumlarına ve çocuğa sunabilecekleri hayat şartlarına göre aksi yönde de karar verilebilir.
- KIZ ÇOCUĞUN VELAYETİNİN ANNEYE, ERKEK ÇOCUĞUN VELAYETİ BABAYA VERİLİR. YANLIŞTIR.
Doğrusu şudur: Mahkeme çocuğun menfaatinin zarar görmemesini amaçlar ve çocuğun üstün yararına göre hangi tarafta velayetin kalması doğru ise o yönde karar verir.
- BİR EŞ SADAKAT YÜKÜMLÜLÜĞÜNE AYKIRI DAVRANMIŞ İSE VELAYET O EŞE VERİLMEZ. YANLIŞTIR.
Doğrusu şudur: Sadakat yükümlülüğü eşler arasında bir yükümlülüktür, evlenirken tarafların birbirlerine verdikleri bir sözdür. Kişilerin annelik-babalık ilişkileri başka eş ilişkileri başkadır. Her iki durumun birbirinden ayrı değerlendirilmesi gerekmektedir.
- VELAYETİ KENDİSİNE VERİLEN TARAF DAHA SONRA EVLENİRSE VELAYET KENDİLİĞİNDEN DİĞER TARAFA GEÇER. YANLIŞTIR.
Doğrusu şudur: Velayet kendisinde olan tarafın evlenmiş olması velayetin değişeceği anlamına gelmez Çünkü çocuğu menfaati aksi yönde etkilenmiyor ise velayet konusunda değişiklik yapılmaz fakat evlilik sebebiyle çocuğun menfaatleri zedeleniyor ise dava açmak ve ispat etmek koşulu ile diğer taraf velayetin kendisine verilmesini talep edebilir
- VELAYET MADDİ DURUMU İYİ OLAN TARAFA VERİLİR. YANLIŞTIR.
Doğrusu şudur: Velayet tabi ki çocuğun üstün yararına göre verilecektir ancak çocuğun ihtiyaçlarının karşılanması ve menfaatin üst düzeyde tutulması demek tarafların sadece maddi gücü ile alakalı değildir çocuğa hangi taraf ruhsal ve bedensel olarak daha iyi bakabilecek ise velayet o tarafa verilmektedir.
Bir diğer önemli husus şudur ki, çocuğun velayetine karar verildikten sonra velayetin hep aynı tarafta kalacağı kesinlik teşkil etmez. Tarafların çocuğun menfaatine aykırı hareket etmeleri, süreç içerisinde hayat şartlarının değişmesi, çocuğun menfaatinin değişkenlik göstermesi velayetin taraf değiştirmesine sebep teşkil edebilir.
Sonuç olarak, yukarıdaki bilgiler ışığında baktığımızda en temel kavramın ve ilkenin çocuğun üstün yararı, çocuğun menfaati olduğunu görmekteyiz. Velayet tartışmalarının en çok çocukları etkilediği tartışmasızdır. Tarafların birbirlerine zarar vermek amacıyla yaptıkları tüm hareketler son tahlilde en büyük zararı çocuklara vermektedirler. Çocuk aile birliğini verdiği güven ortamından uzaklaştığı için bu durum onlar için de travmatik bir durumdur.
Çocuklarımızın büyüyüp toplumun birer ferdi olacağını, aldığı yaralarla tek başına mücadele etmesinin nelere yol açabileceğini lütfen aklımızdan çıkarmayalım.
Av. Tuğba ERTEN
TBB Sicil No: 84545