Eyvah Boşandım

Sosyal Medya Yazışmaları Boşanmalar için Kanıt Olur Mu?

BOŞANMA DAVASINDA DELİLLER 

Bu yazımızda boşanma davasında deliller konusunu inceleyeceğiz. Neler delil olarak kullanılabilir? Neler kullanılamaz? Hukuka uygun ve hukuka aykırı deliller arasındaki farklar nelerdir? Özellikle aldatmaya dayalı boşanmalarda hangi deliller mahkemece dikkate alınacaktır? Özel hayatın gizliliği prensibi boşanma davalarında uygulama alanı bulur mu? Tüm bu sorulara ve daha fazlasına birlikte yanıt arayacağız.

Karşı tarafın boşanma konusunda kusurlu olduğunu düşünen taraf tüm taleplerini, beyanlarını ve savunmalarını deliller ile ispatlamak zorundadır. Bu tüm hukuk ve ceza yargılamalarının genel kuralıdır.

Öncelikle belirtmek gerekir ki, iki tür boşanma davası bulunmaktadır: Birincisi anlaşmalı boşanma, ikincisi çekişmeli boşanmadır.

Anlaşmalı boşanma davasında, taraflar her ikisinin de imzasını taşıyan bir protokol hazırlarlar. Bu protokolde taraflar çocukları varsa velayet konusunda, nafaka konusunda, talep edeceklerde tazminat konusunda, mal paylaşımı konusunda vs kısacası her konuda hiçbir görüş ayrılığı bulunmadan anlaşmak zorundadırlar. Herhangi bir delille protokolde yazılan hususların desteklenmesine ihtiyaç bulunmamaktadır. (Anlaşmalı boşanma konusu ayrıca bir yazı ile ayrıntılı olarak anlatılacaktır.)

Çekişmeli boşanma davasında ise taraflardan biri boşanmayı istememekte veyahut boşanmayı istemesine rağmen yukarıda sayılan kalemlerden herhangi birinde tarafların anlaşamamaktadır. İşte bu durumda dava çekişmeli boşanma davası olarak görülür ve deliller çok büyük önem kazanır.

Peki, taraflar hangi delillere dayanabilir, hangi deliller mahkemeye sunulabilir, mahkeme kendiliğinden delil araştırabilir mi? Şimdi de bu konuları inceleyelim:

Sosyal ve Ekonomik Durum Araştırılması: Boşanmanın mali sonuçları için önemli delillerden bir tanesidir. Boşanma davası açan kadın veya kocanın ekonomik istemleri açısından, yargılamayı yapan yetkili aile mahkemesinin karar verirken eşlerin veya dava ilgililerinin sosyal ekonomik koşullarını dikkate alması gerektiği hallerde yapılması gereken araştırmadır. Mahkeme kolluk kuvvetlerinden bu araştırmanın yapılmasını ister ve kolluk kuvvetleri araştırmayı yapar. SED (Sosyal ve Ekonomik Değerlendirme) araştırması için boşanma davası açan eşlerin dosya veya ilgililerin MERNİS kayıtlarındaki ikametgâh diğer ifadeyle yerleşim yeri adreslerinden yararlanılır

Taraflar bu delile dayanmasa dahi hakim tarafından re’sen (kendiliğinden) yapılır. Özellikle tensip tutanağında bu hususun öncelikli olarak mahkemece araştırılmaya başlandığını ve ilgili mercilere yazılar yazıldığını görmekteyiz.

Boşanma davasında tedbir nafakası istemleri değerlendirilirken veya bu nafaka talep edilmemiş ise yoksulluk ve iştirak nafakası istemleri aile mahkeme hakimi tarafından nafaka bağlanmasına veya bağlanmamasına karar verirken eşlerin sosyal ekonomik durumları kesin olarak dikkate alınması gerekmektedir. Bu rapor hazırlanırken çok dikkati olunmalıdır. Zira Yargıtay örnek kararı “davacı kadının  usulüne uygun ekonomik ve sosyal durumu araştırılıp; bir işte çalışıp çalışmadığının, çalışıyorsa eğer düzenli ve yeterli gelirinin olup olmadığının ve boşanma nedeniyle yoksulluğa düşüp düşmeyeceğinin tespit edilmesi, gerçekleşecek neticeye göre yoksulluk nafakası bağlanıp bağlanmayacağına karar verilmesi gerekirken; bu husus hakkında eksik araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup ve bozmayı gerektirmiştir.” denilmektedir.

Tanık: Boşanma davalarında en önemli delillerden biri TANIK delilidir. Burada önemli olan husus şudur ki, taraflar tanık deliline dayanmamışlar ise mahkemede tanık dinletme mümkün olmayacaktır. Tarafların dava ya da cevap dilekçesinde tanık deliline açıkça dayandıklarını belirtmiş olmaları şartı ile ön inceleme duruşması sırasında tanıkların isim, soy isim, T.C. kimlik numaraları, adres bilgileri ve hangi vakalara tanıklık edecekleri hususunun bir tanık listesi şeklinde sunulması istenir. Çoğunlukla bu hususta taraflara iki haftalık kesin süre verilir. Bu süre kesin olup, yukarıda sayılan bilgileri içeren dilekçe sunulmadığı sürece mahkemece tanıklar dinlenmeyecektir. Tanıkların taraflarca iki haftalık kesin süre içerisinde bildirilmesi üzerine mahkeme hakimi tanıkların duruşma gün ve saatini bildirir davetiye ile duruşmaya gelmeleri sağlanacaktır.

Tanık, mahkemeye gelerek hakim huzurunda tarafların evlilikleri ve boşanma sürecine giderken yaşadıklarını gördüğü, duyduğu, bildiği, kısacası şahit olduğu kadarıyla aktarır. Taraflar arasındaki olaylara ve uyuşmazlık konusuna ilişkin bilgisi bulunan ve bu bilgisi beş duyu organından bir ya da bir kaçına dayalı bulunan kişiler tanıklık yapabilir. Hakim konuya ne kadar şahit olduğunu anlamak adına tanığa sorular sorar, (örneğin bir kavgaya şahit olup olmadığı, velayet konusu çekişmeli ise çocukla hangi tarafın daha çok ilgilendiği vs.) Tanığın anlattıklarının doğruluğuna kanaat getirirse hüküm verirken bu beyanları dikkate alacaktır. (Tanık konusu çok ayrıntılı bir konu olduğundan ayrıca bir yazı hazırlanarak tüm detayları ile anlatılacaktır.)

Banka, Vergi Dairesi, Sosyal Güvenlik Kurumu, Tapu vb Kayıtları: Boşanma davalarının mali sonuçlarına ilişkin önemli bir delildir. Özellikle nafaka miktarının, tazminat miktarının vs. değerlendirilmesi için bankalara, vergi dairelerine, sosyal güvenlik kurumuna ve ilgili diğer resmi kurum ve kuruluşlara yazılar yazar. Buradaki amaç, tarafların kazançlarının, gelirlerinin varsa ek gelirlerinin ve halihazırdaki mali durumlarının tespit edilmesidir.

Bazen sunulan kayıtların gerçeği yansıtmadığı durumlar olabilir, örneğin kişi daha yüksek ücretli çalışıyorken asgari ücret üzerinden gösterilmiştir. Ya da şirket mali açından aslında iyi durumda iken iflas etmek üzere / borç batağında şeklinde gösterilmeye çalışılabilir. Bunlar çok sık karşılaşılan durumlardır. Bu durumda da önemli olan gelen verilerin birbirini desteklemesidir. Mesela asgari ücretle çalışan birinin her ay maaşının çok üzerinde kredi kartı ekstresi ödemesi durumunda mahkeme bu durumu aslında daha yüksek ücret aldığına ilişkin bir karine olarak değerlendirecektir. Bu durumda GERÇEK KAZANCININ gösterilen rakam olmadığı ortaya çıkacaktır. Mahkeme bu tarz durumlarda tüm delilleri birlikte değerlendirecektir.

Telefon Kayıtları, Fotoğraflar, Videolar, Ses Kayıtları, Sosyal Medya Yazışmaları vs.: Özellikle aldatma sebebine dayalı olarak açılan boşanma davalarında telefon kayıtları, fotoğraflar, yazışmalar, ses kayıtlar vs. delillerine çok sık rastlanıldığını görmekteyiz.

Telefon kayıtlarından başlayalım. Önemle belirtmek gerekir ki, hiçbir telefon kaydının içeriğini öğrenmek mümkün değildir. GSM operatörlerine müzekkere yazılarak sadece hangi numara ile hangi saat aralığında görüştüğünün tespiti yapılabilmektedir. Konuşma içeriğine ilişkin bilgilere ulaşmak asla mümkün değildir.

Burada bir parantez açarak şunu vurgulamak önemlidir: Telefon dinlemeleri ancak 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ve 2559 sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu gereğince ve kanundaki şartlar dahilinde belirli bir suç şüphesinin varlığı halinde yapılabilir. Bunlar haricinde aldattığı düşünülen kişilerin telefonlarına casus programları yükleyerek yapılan dinlemeler 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu 134. Maddesi gereğince özel hayatın gizliliğini ihlal suçuna vücut verecektir.

Özellikle aldatma sebebiyle açılan boşanma davalarında aldatmayı ispat etmeye yönelik fotoğrafların, görüntü kayıtlarının, videoların, sosyal medya yazışmalarının, whatsapp yazışmalarının, ses kayıtlarının boşanma davalarının ispatında delil olarak sıklıkla kullanıldığını görmekteyiz. Burada hukuka uygun delil ve hukuka aykırı delil kavramlarına değinmek faydalı olacaktır. Bir delil elde edilirken ancak kanunda yazılan şekillerde elde edilmiş olmalıdırlar ki hükme esas alınabilsinler, bunun haricindeki hukuk kurallarınca öngörülen usul ve delil toplama yöntemine uyulmadan, bir başka anlatımla kanunda öngörülen şartlara uyulmadan toplanmış olan deliller hem Anayasa m. 38/6 “Kanuna aykırı olarak elde edilmiş bulgular, delil olarak kabul edilemez.” Maddesi gereğince Anayasaya, hem de buna paralel olarak 5271 Sayılı CMK’nın 217/2.maddesinde “Yüklenen suç, hukuka uygun bir şekilde elde edilmiş her türlü delille ispat edilebilir.” hükmüne göre Türk Ceza Kanunu’na aykırılık teşkil etmektedir. CMK’nın 206/2-a maddesinde de “kanuna aykırı olarak elde edilmiş olan delillerin ortaya konulmasının reddolunacağı” öngörülmüş ve yargılamayı yapan mahkemeye, delillerin hukuka uygun olup olmadığını, daha yargılamanın başında değerlendirme ve hukuka aykırı elde edilmiş olan delillerin duruşmada tartışılmasını reddetme görevi verilmiştir.

Amaç özel hayatın gizliliğini ve kişisel verileri korumak olsa da boşanma davalarında durum bazen farklılık göstermektedir. Zira boşanma davaları yapıları gereği zaten özel hayat ile alakalıdır.

Durumu bir örnekle özetleyecek olursak; Çocukların evdeki bakımı için bakıcı ile anlaşan taraflar çocuklarının güvenliği amacıyla kamera sistemi kullanmaktadırlar ve her iki taraf da bunu bilmektedir. Gizlice takılmış bir kamera yoktur, iki tarafın da rızası bulunmaktadır. Bu örnekten gidersek tarafların evdeki tartışmalarını da kaydeden kameradaki görüntülerin mahkemeye delil olarak sunulması mümkün olup, mahkemece hükme esas alınmasında sorun bulunmamaktadır.

Diğer bir örnek, boşanma davası taraflarının kendi aralarında yaptıkları whatsapp yazışmaları ve/veya Instagram vs diğer sosyal medya hesaplarından yaptıkları yazışmalar da mahkemeye delil olarak sunulabilir. Burada önemli olan yazışmaların kaydedilmesi veya ekran görüntülerinin alınmasıdır, geçmişe dönük olarak yazışmaların çıkartılması mümkün değildir. Ancak aldattığından şüphelenilen kişinin telefonuna casus programı yükleyerek taraflar dışındaki üçüncü kişilerle yazışmalarının kaydedilmesi halinde bu yazışmalar boşanma davasında delil olarak kullanılamayacaktır. Bir diğer ayrıntı da şudur ki, taraflar birbirlerinin yazışmalarına tesadüf eseri ulaşmaları halinde (örneğin birbirlerinin şifresini bilmeleri ve bunun da karşı tarafça onaylanması halinde) delil olarak kullanılabilir ancak tek başına bu delil kuvvetli delil niteliği taşımadığından başka delillerle de desteklenmesi gerekmektedir.

Sahte (fake) hesap kullanılarak karşı tarafla yazışılması durumunda bu yazışmaların delil olarak kullanılması asla mümkün değildir, zira burada artık hukuka aykırı delil kullanma değil, hukuka aykırı delil yaratma durumu vardır ve kabulü mümkün değildir.

Yukarıdaki bilgiler ışığında baktığımızda önemli olan bu delillerin nasıl elde edildiğidir. Ancak hukuka uygun elde edilen deliller mahkemece değerlendirilecek ve hükme esas alınabilecektir. Aksi halde mahkemeye sunulan hukuka aykırı deliller ile ilgili karşı tarafça Savcılığa şikayet hakkı kullanılacak ve son tahlilde hukuka aykırı delili sunan taraf bir ceza soruşturması ve akabinde bir ceza yargılaması ile karşı karşıya kalabilecektir

Tüm bunları önlemek adına konusunda uzman bir avukattan destek alınması boşanma davanız ve şahsınız adına önem arz etmektedir.

Av. Tuğba ERTEN – Bursa Barosu

Konak Mah. Barış (120) Sk. No:3/10 Ofis Artı İş Merkezi Nilüfer / Bursa info@tugbaerten.av.tr

TBB Sicil No: 84545

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu